21.11.2024 - EHLİ SÜNNET MEDYA
Ehli Sünnet Medya

Şia kökenli ezgilere dikkat

Değerli Dostlar,
Sosyal medyada, “inne fi’l-cenneti nehran bi’l-leben…” sözleriyle başlayan Arapça kısa bir ezgi/müzik parçası dolaşıyor.
Bu müziğin enstrümanı/bestesi de dini ruhaniyetli görüldüğünden olmalı ki manayı bilmeyen dostların gruplarda bu müziği paylaştıkları haberlerine muhatap olduk. Tercümesini aşağıda verdiğimiz üzere işbu ezgi, belirgin bir Şia
müziğidir. Şia Kökenli ve İslam İtikadına Aykırı Temalı Arapça Ezginin Tercümesi
(Güftesi) Şöyledir:

“Cennette sütten bir nehir vardır ki o Ali, Hasan ve Hüseyin içindir. O nehrin genişliği, Medine’den Yemen’e kadardır; uzunluğu da Mekke’den Aden’e kadardır. Onları seven oraya cennete üzüntüsüz girecektir. Bize (Şia’ya) göre ehli beyti sevmek farzdır. Bu sevgiyle biz hiçbir sıkıntıdan korkmayız.”

Görüldüğü üzere, söz konusu ezgide bestelenen metin, sahabeden sadece Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.a.nhüm)’i söz konusu etmekte, diğer sahabeyi özellikle göz ardı etmektedir. Ezgide, Hz. Ali ve evladını sevenler hakkında verilen müjde ve haberlerin de muteber dini kaynaklarda doğrulanması mümkün değildir.

Bilindiği gibi Şia, özellikle Gulât-ı Şia; başta Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman (r. anhüm) gibi sahabenin büyükleri başta olmak üzere, birkaç sahabe dışında kalan sahabeyi kabul etmez, hakaret eder, tekfir eder, kin ve intikam besler. (Bkz. Bahrani, Hadâiğu’n-Nâzıra, XVIII/148; Necefî, el-Cevahir, XXII/62; Humeyni,
el-Mekasibü’l-Muharrama, I/376; Humeyni, Kitabu’t-Tahâre, III/316). Hadis kaynağı olarak da sadece -sözde- Ehli Beyt’i ve birkaç sahabeyi esas almaları yanında, kitaplarında onlar adına da dinin özüne aykırı pek çok hadis uydururlar. Halbuki, Hz. Ali (r.a.) ve Evladı da dahil olmak üzere, sahabenin fazilet ve adaleti, Allah (c.c.) ve Rasûlüllah (s.a.v.)’in tezkiyesiyle sabit olmuştur. (Bakara, 2/143, 218; Âl-i-İmrân,110, 174; A’râf, 7/157; Enfâl, 8/74, 75; Tevbe, 9/88, 89, 100, 117; vd; Buhârî, Şehâdât, 9; Buhârî, Ashâbü’n-Nebî, 5; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 221; vd.). Bu yüzden Ehli

Sünnet -ki sahih İslam İtikadını temsil eder- tüm sahabeyle birlikte Ehl-i Beyti de sevip saymayı esas alır. Bu nedenledir ki, sahabenin tamamına saygı ve tazim göstermemiz, onları sevmemiz ve onlar için istiğfarda bulunmamız bize farzdır. (Abdülfettah Ebû Gudde, Lemahât , s. 51).

Bu bağlamda Ehl-i Sünnet alimleri, bazı nasslardan hareketle sahabeye buğz etmeyi “küfür” olarak kabul etmişlerdir. (Bkz. Aliyyülkârî, Şerhu’l-Fıkhı’l-Ekber, s. 153; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, IV/204; M. Salih el-Gursî, el-İcâbetü’l-Bâhira, s. 42, 43; vd. Farklı görüş için bkz. Derdîr, eş-Şerhu’l-Kebir, IV/31). Keza İslam alimleri, sahabeyi tenkit/cerh etmeyi, “zındıklık” saymışlardır (Hatib, Kifâye, s. 175, 176).

İmam Tahavi (r.aleyh), sahabenin faziletiyle ilgili olarak Akâid metninde
şunları söylemektedir: “Sahabeden herhangi birine karşı sevgide aşırılığa düşmeyiz, onlardan
hiçbirini de dışlamayız, onlara buğz edene ve onları hayırla anmayana biz de
buğz ederiz. Biz sahabeyi sadece hayırla anarız. Onları sevmek, dindir, imandır, ihsandır. Onlara buğz etmek ise küfürdür, münafıklıktır ve azgınlıktır.”
(Tahavi, el-Akidetüt’Tahâviyye, s. 14. Bkz. Ebu’l-Izz Ali b. Ali, Şerhu’l-Akîdeti’t-Tahâviyye, II/704).

O halde, manasını bilmediğimiz ya da sözleri iyi anlaşılmayan paylaşımlardan kaçınmamızın gerektiği ortaya çıkmış olmaktadır.

Dr. Ahmet Gelişgen

BU SAYFAYI PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAPABİLİRSİNİZ