22.12.2024 - EHLİ SÜNNET MEDYA
Ehli Sünnet Medya

Ülkemizde yetişkin nüfusun yaklaşık %80’i KAFİRMİŞ..!

Seçme hakkı OLMADIĞI için yaşı18’e kadar olanlar hariç ve seçimde OY KULLANMAYANLAR dışında meğerse oy kullanan herkes kafirmiş.. Şu durumda ise ülkemizin yaklaşık 50 milyon kafiri olmuş oluyor.. 

Maalesef, işte bu ÇIKARIMI netice veren sözlerin sahibi “Ebu Hanzala” künyeli Halis Bayancuk. Çünkü kendisi videosunda açıkça “Hangi niyet ve kasıtla oy verirse versin demokratik sistemlerde özellikle oy veren insanlar Allah’a şirk koşmuş olan müşriklerdir.” diyor. Yani aslında  “OY VEREN HERKES KAFİRDİR” demiş oluyor. İnanılmaz ama adamın itikadı bu. Tabi şu durumda ise imanın ve islamın hakikatlerine İNANIP KABUL EDEN ve kendisine sorulduğunda “Ben Müslümanım” diyen, kendisini böyle bilip tanımlayan milyonları bile akılalmaz bir cesaretle topyekün KAFİRLİK ile itham edip HÜKÜM kesiyor.

Malumunuz bir-iki aydır gündemde Ömer Faruk Korkmaz hoca başlayıp sonrasında İhsan ŞENOCAK hoca ile Halis Bayancuk arasında devam eden tartışma ve atışmalar da var. İşte bu mesele bana da sık sık sorulmaya başlayınca düşüncelerimi yazmaya karar verdim.

Her şeyden önce gözlemlerime dayanarak İhsan Şenocak hocanın, Ebu Hanzalayı net bir şekilde bitirdiğini rahatlıkla söyleyebilirim..! Ayet, hadis ve bir çok alimin kitabından çeşitli örneklerle çok zor durumda bıraktı.. Hatta İhsan hoca videosunda, Hz. Yusuf örneği ile alakalı kendisinin verdiği bir örneğe ve örnekte ki tezine, karşıt bir görüş olarak Ebu Hanzala’nın sözlerine de yer verip ONUN BU KONUDA NE DEDİĞİNİ herkese göstermesi fakat çok ilginç bir şekilde Ebu Hanzala’nın ise işte bu konuşmasında TAM AKSİ OLAN bir görüşü hararetle anlattığını ve savunduğunu zannederken ASLINDA İhsan Şenocağı tasdik etmesi ve onun tezini kendi ağzıyla itiraf etmesi Ebu Hanzalayı bitirdi bence.. İlginç olan şeylerden biri de yine şu oldu; İhsan Şenocak’ın KARŞILIKLI bir manazaraya karşı tavrı belli iken ve kısaca “BANA VE BU MÜSLÜMAN MİLLETE TOPYEKÜN KAFİR DİYENLERLE AYNI MASAYA OTURMAM” derken hatta zamanında gazeteci Fatih Altaylıya da aynı tavrı sergilediğini herkese ilan etmişken Ebu Hanzala’nın tutup da anasını, bacısını, çoluğunu çocuğunu da işin içine katıp, yeminler edip onu mübahaleye davet etmesi bu tartışmada yenildiğinin ispatı oldu. Bu hali sanki yenilmişliğin bir psikolojisi idi. Belki de kendisinin mahçup olduğunu tam hissetmiş oluşunun bir yansımasıydı. Çünkü hiç yeri yokken çok gereksiz bir psikolojiye bürünüp kuyruğu dik tutma çabasına girdi. İlginç bir şekilde “BAK, BEN MEYDAN OKUYORUM, ERKEKSE ÇIKSIN KARŞIMA” rollerine büründü.. Ama tabiki bu hali gözlerden kaçmadı ve çok sırıttı.. Bilemiyorum tabiki ama belki de takipçilerine ve onun tezlerini yıllardır savunanlara karşı mahçup olduğunu ziyadesiyle hissettiğinden olsa gerek ki böyle bir çıkışa mecbur kaldı. Kısaca bu çıkışın bence içi tamamen boş idi ve hakikat nazarında hiç bir anlam ifade etmiyordu. Zira tavrını ve gerekçesini çok net ve makul şekilde ilan eden birine karşı böyle bir çıkış çok manasızdır, göz boyamaktır. Zaten Ebu Hanzalayı da tutan kimse yoktu.. Eğer kendine güveniyorsa çekeceği videolarla ve yapacağı çeşitli açıklamarla yahut yazacağı yazılarla istediği cevabı verebilir, yeni tezler ortaya koyabilir ve böylece İhsan Şenocak’ı çürütebilirdi.. 

Son olarak; Halis Bayancuk’un aslında eski düşüncelerinden de dönmediğini sadece ÜSLÜP ve TARZ değiştirdiğini, söylemlerini ise çok daha YUMUŞATIP tepki almamak üzerine kurduğunu gözlemliyorum.. Peki bunu yedirebiliyor mu..? Bence EVET.. Fakat CERBEZE yaptığını elbette ki bu meselelere hakim olanlar ve alimlerimiz çok rahat görüp fark edebilirler.. Mesela Muhammed bin Abdülvehhab’a tepki almamak adına ama belkide kime bağlı olduğu aslında deşifre olmasın diye NECİD ULEMASI diyip geçiyor.. Bu iki kelimeyi özellikle seçip, süsleyip bilinçli şekilde kullanıyor ve güzelde satıyor.. Peki millet bunu yiyor mu..? Maalesef bir çok kişi yiyor.

Benimde uzun zamandır yaptığım araştırma ve bu görüşe mensup insanlarla yaptığım konuşmalardan sonra anladığım ve tespit ettiğim şeyler şu ki; Bu TEVHİDÇİ geçinen zihniyete göre Türkiyede belki bir kaç yüz bin, dünyada ise en fazla bir kaç milyon HAKİKİ müslüman, MUVAHHİD insan ya var ya yok.. Ben yanılmış olsam ve rakamlar velev ki 3-5 oynasa bile ama temel zihniyet aynı.. Çünkü bu kesim nerede ise önüne gelen herkesi bir şekilde ve bahaneyle müşrik (Kafir) ilan ediyor. Böylece bir nevi yeryüzünde müslüman bırakmıyorlar.. Freni patlamış kamyon misali müslüman millete gelişigüzel çakılıyorlar.

Ebu Hanzalaya ve onun yolundan giden zihniyetin belki kahir ekseriyetine göre; Laik düzende oy veren, siyaset yapan, memurluk yapan hatta hakimler, savcılar, avukatlar, avukata giden halk kitleside dahil hep müşriktir.. Hatta bunlara göre muska takmak, şefaat istemek, dua ederken araya vesile koymak, türbe ziyareti ve daha pek çok şey de hep şirktir, yapanlarda müşriktir (kafirdir). Bunların yine belki kahir ekseriyeti kabir azabını ve ziyaretini de yok sayıyor, Allah’ın ise gökte olduğuna inanıyorlar..Yani Allah’a aslında mekan tayin ediyorlar. İşte bunun gibi bir çok meselenin HAKİKATİNE erişememişler.. Bu zihniyete ve ekole mensup insanlarn bir çok meselede çok basit, sığ ve alakasız bakış açıları ve cevapları olduğunu tespit ettim. Mesela müslümanları KAFİR ilan ederken ve oy vermeyi şirk görürken bile sığındıkları ayet GENELDE Maide suresi 44. Ayettir. Bunu gerekçe gösterirler. Mealine bakarlar ve yapıştır geç misali BASARLAR KAFİR DAMGASINI.. Alimleri ve bu konuda ne dediklerini de pek sallamazlar. Çünkü gelip geçen bunca dev alim ve öncesinde ise sahabe meseleyi ya anlamamıştır yada yanlış anlamışlardır. Zaten bu zihniyet MECAZ filan da bilmezler, mecazı pek kabul de etmezler. Çok nadir olarak o da işlerine gelirse.. İtiraf etmek gerekirse;  Gelişigüzel MÜSLÜMANLARA KAFİR DİYEBİLDİKLERİ ÎÇİN ve hüküm kestikleri için ben bu tayfadan daha cesur bir grup görmedim.. Onların bu cesaretin ne tür bir cesaret olduğunu ise sizlerin fehmine havale ediyorum.

Fakat size belki çok daha enteresan bir şey söyleyeyim; Çok iyi bilinmesi ve hiç hatırdan hiç çıkarılmaması gerekiyor ki; Bu zihniyetin yine belki ekserisine göre; Bizleri müşrik (Kafir) bu düzeni de TAĞUT olarak gördükleri için Müslümanların, canlarını da, kanlarını da, mallarını da aslında kendilerine helal görüyor, müslamanların bacılarını ve kızlarını kendilerine cariye olarak kabul ediyorlar.. Böyle sapkın bir zihniyetleri var.. Örnek mi istiyorsunuz..? Eski adı İŞID olan yeni kullanılan adı ile DAEŞ olan o sapkın selefi-vehhabi geçinen örgüt, bir çok müslümanın anasını, bacısını, kızını kendilerine cariye yapmadı mı.? Namuslarını kirletmediler mi.? Hepiniz bunu görmediniz mi, duymadınız mı.? Peki bu Ebu Hanzala künyeli Halis Bayuncuk bir videosunda İŞID militanlarına “müslüman kardeşlerimiz ve mücahit” demedi mi.? Destek verilmesi gerektiğini söylemedi mi.? Bunu da zaten İhsan Şenocak hoca ayrıca paylaşmış ve deşifre etmişti hatırlarsanız. Düşünceleri ve inanışları genelde budur sadece buna ZAMAN ve ZEMİN bulamadıkları, ŞARTLAR müsait olmadığı için belki sessizdirler. Fakat maalesef millet bu durumun hiç farkında bile değil ve bunu bilmiyorlar.Yani Allah muhafaza ama ülkemize bir savaş, dış tehdit yada işgal hareketi gibi sıradışı bir durum yaşansa, zemin müsait olsa mesela şu an suriye de ki gibi bir durum sözkonusu olsa millet en büyük ihanetlerden birini belki bu zihniyetten görecektir.. Şimdi bunu yazdığım için köpürenler, “iftira atıyorsun” filan diyenler hatta bir infial de olmaması için bunu ÇOK ŞİDDETLE reddedenler de olacaktır. Bunu da anlayabilirim elbette ki fakat ben acizane bunun böyle olduğunu iyi biliyorum ve bu meselelere hakim insanlar da çok iyi biliyorlar.. Peki bu durum aslında bu vatan, millet hatta ümmet için bir ULUSAL GÜVENLİK SORUNUMU MUDUR.? Ben buna kesinlikle inanıyorum.. Peki onlara hedef olma pahasına bu bilgiyi niye paylaşıyorum.? Çünkü bu benim vatanıma, milletime ve müslüman halkıma hem bir görevimdir hem de vefamdır.. Biz bilgimizi paylaşırız, uyarımızı yaparız dileyen ciddiye alır dileyen de almaz.. 

Bu arada TEKFİR meselesine geri dönmek gerekirse eğer, bu meselede ki KRİTİK SORU ise şudur; Bu zihniyetin böylesine topyekün bir tekfirde isabet etme şansları acaba var mıdır.? Kesinlikle yoktur.! Hatta bu imkansızdan öte bir ihtimaldir. Peki şu durumda onların kestiği bu HÜKÜM ne olacaktır, havada mı kalacaktır.? Tabiki HAYIR. Burada Allah resulünün (s.a.v) bir hadisine bakmamız gerekiyor. Zira O buyuruyor ki; “Herhangi bir kimse, din kardeşine ‘Ey kâfir!’ derse, bu tekfir sebebiyle ikisinden biri muhakkak küfre döner. Eğer o kimse dediği gibi ise ne ala. Aksi takdirde sözü kendi aleyhine döner.” (Müslim, 1/319) Bu mealde başka hadisler Buhari ve Tirmizide de mevcuttur.

PEKİ OY VERMEK GERÇEKTEN TEVHİDE AYKIRI MI..?

Öncelikle şunu bilmek lazım; Bu zamanın ve sistemin en büyük ve en önemli silahı OY’dur, OY ile dir. Oy, bir nevi bu zamanın MERMİSİDİR.! Ve müslüman mermisini BOŞ YERE ATAMAZ.. Böyle bir lüksü yoktur ve olamaz.. Mutlaka düşmanına sıkmalıdır. Nasıl ki düşmana sıkılması gereken bir mermiyi TAMDA GEREKTİĞİ BİR ZAMANDA düşmana sıkmamak aslında o düşmana yardım etmektir, düşmanı cesaretlendirmek ve kontrolü ele almasına sebep olmaktır ki kişi de bundan direkt sorumlu olur. İşte aynen bunun gibi bir cenk misali olan seçim meydanında ve gününde, vermesi gereken bir oyu vermeyip, saklayıp, müslüman cenahın lehinde kullanmayan kişi de bundan öylece sorumludur.

İşte bu TEVHİDÇİ geçinen zihniyetin en büyük çıkmazlarından biri de tam budur. Çünkü onlar OY KULLANMAYIP doğru bir şey yaptıklarını zannederler. Oy vermeyerek TEVHİDE uygun hareket ettiklerine, TEVHİDİN DİBİ olduklarına, oy verenlerin ise müşrik olduklarına inanırlar fakat işte tam burada bir çok YAKICI SORU ve TEZAT akla gelmektedir; Mesela, eğer onlar oy vermeye gitmezse, gidilmesini de teşvik etmezse eleştirdikleri, değiştirmek istedikleri ve TAĞUT olarak bildikleri o sistemi, o Demokratik düzeni NASIL değiştireceklerdir.? Evlerinde oturup, yan gelip yatıp, tabiri caizse karpuz gibi yayılarak mı.? Pasif olarak kalarak mı.? Yoksa Allah’ın haşa, sümme haşa ama bir sopası olduğunu mu düşünüyorlarda sopasını Türkiyeye vurmasını mı bekliyorlar.? Yahut arzu ettikleri sistemin gökten zenbille mi inmesini umuyorlar.?” Sanırım bu kesimin Allah’ın adetullah-sünnetullah’ından dahi haberleri yok. Eğer varsa da herhalde ki sadece adını duymuşlardır..

Efendim bu zihniyete göre oy kullanmak güya mevcut beşeri sistemi ayakta tutmakmış. Net bir şekilde böyle düşünüyor ve buna inanıyorlar. Bu ise tam bir saçmalıktır. Şu halde bende böyle düşünen kişilere sesleniyor ve soruyorum; Ne yani sizler oy vermeye gitmeyince eleştirdiğiniz ve TAĞUT dediğiniz o sistem acaba kendi kendine çöküyor mu.? Daha açık yazayım; Velev ki bütün müslümanlar kendi arasında anlaşıp, size de uyup oy vermese ne yani sistem çökecek mi.? Oturun azıcık bir düşünün lütfen, birazcık düşünseniz yetecektir.. ÇÖKMEYECEK değil mi.? Aksine sizin o beğenmediğiniz mevcut beşeri sistem daha da güçlenerek gelecek değil mi.? Çünkü siz ve sizin gibi düşünen niyeti belkide halis ama mantık ve strateji nedir bilmeyen müslümanlar oy vermeye gitmediği için o mevcut sistemi daha da çok güçlendirecek olanları başa geçirmiş olacaksınız değil mi.? Böylece siz ve sizin gibiler aslında onlara bizzat zemin hazırlamış ve koz vermiş olacak, onları kendi ellerinizle başa geçirmiş olacaksınız.! Ve onlarda tabiki sizi ve tüm müslümanları yönetmeye keyifle devam edecekler..  Olacak olan şey işte budur.  Ama siz bu durumda dahi hala kendinizin güya TEVHİD yaptığını, TEVHİDE uygun hareket ettiğinizi zannedeceksiniz öyle mi.? 

Şimdi soruyorum; Bu ne biçim bir tezattır, bu ne mantıksız bir harekettir, bu nasıl bir çıkmaz ve komedidir..?

Efendim dahası, detayı da var; İşte bu kesim bu hareketleri ile aslında “müslüman oyları da bölmüş olduklarından ve müslümanları azınlığa düşürmüş olduklarından” böylece iktidarı da her daim kaybedeceklerinden, iktidara gelme ve bir şeyleri değiştime şansları bile olmadığından tamamen habersizler.. Gördüğüm kadarı ile işte bu derece mantık, muhakeme ve stratejiden uzaklar.. Ama ne garip ki şu halde bile onlar TEVHİD yaptıklarını zannediyorlar, adamlar buna inanıyor..

O kadar çok çelişkileri ve öyle çıkmazları var ki inanın tabiri caizse anlatmakla bitmez..

Mesela; Oy vermeye gitmediklerinde kendilerininde tüm müslümanlarında o eleştirdikleri ve zulüm olarak gördükleri sistem tarafından ve kendi değerlerine düşmanlık ettiklerini düşündükleri tarafından yönetilmeye devam edeceklerini çünkü kadroları onların doldurmuş olacağını, en önemli makamlara, belki tüm makamlara onların gelmiş olacağını hatta böylece zalim bildikleri tarafından tepelerine belki daha da güzel ve daha rahat çökülmüş olacağını, işte bunun tamamen bu anlama geleceğini hesap edemiyorlar.. Ciddi bir muhakeme ve mukayese eksiklikleri olduğunu düşünüyorum. Ne diyebilirim ki, ben O AKILLARINA ÇOK ŞAŞIYORUM..

Özetle dostlar; İşte bu TEVHİDÇİ geçinen zihniyet güya sessiz kalarak, oy vermeye gitmeyerek, İDARE makamını ve KADROLARI da aslında o BATIL ve TAĞUT diyip eleştirdikleri sisteme kendi elleri ile terk etmiş oluyorlar. Yani aslında bizzat düşman bildikleri o sistemi kendileri güçlendirip ayakta tutmuş oluyorlar.. Ama ne hikmetse kendilerine değilde millete kızıyorlar ve şöyle bir halde bile ONLAR TEVHİD EHLİYMİŞ MİLLET İSE MÜŞRİK..! İşte Komedi bu kadar…..

Aslında daha yazacak çok şey ve detay var ama bu yazımızda ve şimdilik bu kadar ile yetinelim..

Selam, Dua ve Hürmet ile..

Murat KOÇ..

BU SAYFAYI PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAPABİLİRSİNİZ