Reşit Haylamaz Kimdir?
Bu kişinin kitaplarında Dinler Arası Diyalog çalışmaları vardır. Ve vaktiyle Fetö ile kucak kucağaydılar. Bir örnek verecek olursak:
“Gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı EFENDİMİZ” adında siyer kitabı…
Kitabın yazarı ise: Dr. Reşit Haylamaz
Muştu yayınlarını tarafından basılan kitabın “Cennet” başlığı altında sayfa 252’de şöyle deniliyor:
…Ancak O’nun hedefi, öncelikle bütün insanları rahmet ve şefkatle kucaklayıp, ümmeti arasında da, kelime-i tevhidin ikinci yarısını söylemekten kaçınarak kendisini kabul etmese bile “La ilâhe illallah” diyen herkesi buraya getirmekti. Çünkü O, “Kim, Lâ ilâhe illallah derse, cennete girer.” buyuracaktı. Daha baştan O (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bunun için yaratılmış ve onun için de, ilk yaratıldığı hâlde gelişi sona denk getirilmiş; peygamberlik güftesine kafiye koyacak Son Sultan olduğu için de, bedeniyle ruhunun buluşması risâlet açısından en sona bırakılmıştı. (Gönül tahtımızın eşsiz sultanı Efendimiz/ Sayfa 252)
Yazarın kitabı zaten kendi yorumlarıyla yazılmış. Bir delil, bir ispat yok. Amaç “dinler arası diyalog” oyununda katkı sahibi olmak.
“KENDİSİNİ KABUL ETMESE BİLE”
Yazar geçinen zat, bölümün ortasında içindeki gerçek niyeti kusuyor ve: “kendisini kabul etmese bile “La ilâhe illallah” diyen herkesi buraya getirmekti. Çünkü O, “Kim, Lâ ilâhe illallah derse, cennete girer.” buyuracaktı.” diyor.
Her zamanki nakaratı şimdi başka bir yazardan duymuş oluyoruz. Hep vurguladığımız gibi bunlar, Dinler arası Diyalog tuzağı kapsamında “iman şartını indirgemek” faaliyetleridir, Hıristiyan ve Yahudileri cennete sokma sapıklığının satın alınmış kalemlerden akan mürekkebidir.
RESULÜLLAH İKİNCİ KISIMI AÇIKLAMAKTAN KAÇINMIŞ!
Şimdi iftiranın boyutunu gözler önüne serelim. Bunun içinde öncelikle Rabbimizin şu ayeti Kerimelerine bir göz atalım. Allahu Teala kelime-i tevhidin ikinci kısmını Fetih suresinde bizzat zikrediyor:
“Muhammed Allah’ın Resulüdür.”(Fetih 29)
Sonra bu görevi yani kelime-i tevhidin ikinci kısmını tebliğ etmesi için emir buyuruyor:
“De ki; ey insanlar! Ben sizin hepinize Allah’ın resulüyüm. O Allah ki, göklerin ve yerin bütün mülkü O’nundur. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öldüren de, dirilten de O’dur. Bundan dolayı gelin, Allah’a ve resulüne iman edin. Allah’a ve Allah’ın bütün kelâmlarına iman etmiş bulunan o ümmî peygambere, evet ona uyun ki, hidayete erebilesiniz. (A’râf / 158)
Yukarıdaki ayete göre Resulüllah Efendimiz “Allah’a ve resulüne iman edin. Allah’a ve Allah’ın bütün kelâmlarına iman etmiş bulunan o ümmî peygambere, evet ona uyun ki, hidayete erebilesiniz” ile yani Kelime-i Tevhidin İki kısmını da tebliğ ile görevlendirilmiş ve bunu bütün insanlığa tebliğ etmesi kendisine emredilmiştir.
Bu Allah’ın bir emridir…
Şimdi bir insan kalksa ve “Peygamberimiz ikinci kısmı açıklamaktan sakındı” dese; Resulüllah’ın, Allah’ın emrine rağmen, kendine göre bir yorumlama yapıp bu emri yerine getirmekten kaçındı demek istemiş olur ki, Resulüllah’a çok büyük bir iftira etmiş olur.
Yazar bozuntusuna göre Resulüllah Efendimiz kendini kabul eden veya etmeyen ama “La ilâhe illallah diyen herkesi” getirmek için “Ben Allah’ın Resulüyüm” demekten kaçınmış…
Böyle bir saçmalığı da ilk defa duymuş olduk….
Lailahe İlallallah diyen herkes Allah’ın bir olduğunu kabul eder. Ve bunu Allah’ı sevdiği için yapar değil mi? İşte Allah’u Teala buyuruyor ki:
“De ki: eğer siz Allahı seviyorsanız hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı mağfiretle örtsün, Allah gafurdur, rahîmdır”(ÂLİ İMRÂN – 31)
Gördüğünüz gibi Sevgili Peygamberimiz, kelimenin birinci kısmını söyleyenlere de “kendisine tabi olmalarını” tebliğ etmesi için emrolunmuştur. Bunların aksini söylemek çok büyük bir iftiradır.
Bu nedenlerle kitabın yazarı Reşit Haylamaz öncelikle Resulüllah efendimize iftira etmekten şu Hadis-i Şeriflere muhatap olmaktadır:
“Benim üzerime söylenen yalan, bir başkası üzerine söylenen yalan gibi değildir.” [Müslim, Mukaddime: 4; Tirmizî, İlim: 9; Buhârî, Cenâiz: 34. ]
“Bile bile benim adıma yalan söyleyen Cehennemdeki ye¬rine hazırlansın.” [Buhari İlim: 38 Cenâiz: 34; Ebû Dâvud İlim: 4; Müslim Mukaddime: 1; Tirmizî İlim: 8. İmam Taberâni Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi (İsmail Mutlu) Mutlu Yayınları: 1/104.]
ALLAHA İFTİRA
Yazar bir cümlede İslam adına yapılabilecek en büyük hataları yapıyor. Hem Peygambere ve Hem de Allah’a iftira ediyor.
Resulüllah’a “La ilahe illallah diyen herkesi getirmek için, Kelime-i tevhidin ikinci kısmını söylemekten kaçınmak” ile suçlayan yazar en başta alıntıladığımız kısımda bakın ne diyor: “Daha baştan O (sallallahu aleyhi ve sellem), bunun için yaratılmış ve onun için de, ilk yaratıldığı hâlde gelişi sona denk getirilmiş”
Yani Allah (Celle Celaluhu) haşa sanki Resulüllah’ı, kendisini kabul etmese bile “La ilahe illallah” diyen insanlarıgetirmek için yaratmış! Yaratılışının sebebi buymuş…
Yukarda zikredilen (A’râf / 158) ayetinde ise emir açık ve net…
Allah’a da iftira eden yazar bu sefer şu ayetlere muhatap oluyor:
“İslama davet edilirken Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim de kim olabillr? Allah da zalimler topluluğunu muvaffak etmez.”(Saff 7)
“Bir yalanı Allah’a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Bunlar, Rablerinin huzuruna çıkarılacaklar, şahitler de: «İşte bunlar, Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir!» diyeceklerdir. Haberiniz olsun, Allah’ın laneti zalimleredir.” (Hud 18)
Yazar ayrıyeten Allah (Celle Celaluhu) ile peygamber (sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin arasını ayırmaktan şu ayete muhatap oluyor:
“Muhakkak o kimseler ki, Allah Teâlâ’yı ve O’nun peygamberlerini inkar ederler ve Allah Teâlâ ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler ve, «Bazısına imân eder ve bazısını inkâr eyleriz,» derler, ve bunun arasında bir yol tutmak isterler. İşte onlar hakiki kafirdirler.”(Nisa 151)
Görüyorsunuz ayetler gayet açık ve net… İnkara, dalavereye, sahtekarlığa yer bırakmıyor. Zalimin zulmünü, yalancının yalanını anında meydana çıkarıyor ve inkarcıyı mahvediyor.