Emevi İslamı diyen cahillere cevap
Ülkemizde mütemadiyen dillendirilen şu “Emevi İslamı” söyleminin mantığını gerçekten hâlâ anlayabilmiş değilim, hani Abbasi İslamı denseydi bir nebze daha mantıklı olurdu, zira tevarüs ettiğimiz geleneksel İslam taşısa taşısa Abbasi damgası taşır, Emevi değil.
90 yıllık Emevi iktidarına son veren Abbasiler önceki iktidarın tesis ettiği anlayışa format çekti ve yepyeni bir anlayışın temellerini attı, hatta sağladığı devlet desteğiyle bütün İslami ilimler o denli gürbüzleşti ki sonraki bütün ilmi gelişmeler o çekirdek yapının türevidir.
Dikkat çektiğim ideolojik söylem, bütün varyantlarıyla ana akım İslam’ı itibarsızlaştırmak için üretilmiştir. “Emevi İslamı” çok geçmeden “Yezid İslamı” söylemine dönüştürülüp Kerbela vb. trajedilerin bütün faturası Ehl-i Sünnet’e kesilmektedir. Bu çarpıtmanın kimseye faydası yok
Abbasilerden itibaren üretilen ve geliştirilen ilmî birikim medeniyetimizin ana yazılımı mesabesindedir. Endülüs İslamı, Selçuklu İslamı, Eyyubi İslamı, Memlük İslamı, Osmanlı İslamı hep bu yazılımdan beslenmiş ve buna göre işlemiştir; hiçbirinin Emevi İslamıyla alakası yoktur.
İçinde yer aldığımız ana akım İslam’ın hiçbir mensubu ne Emevi siyasetini tasvib eder ne de Yezid’i sahiplenir Ehl-i Sünnet’in Yezid’e bakışı Şia’nınkinden farklı değildir. Bu itibarla Ehl-i beyt bütün ümmetin ortak değeridir ve kimsenin tekelinde değildir.
Kerbela’da Hz. Hüseyin’e reva görülen muameleyi bırakın bir müslüman zerre kadar vicdanı olan bir insan bile kabullenemez. Ümmetin farklı kesimleri arasında fay hatları oluşturmanın kimseye bir faydası yok. Tarihi günümüzde yaşanan ideolojik kutuplaşmalara alet etmeyelim derim.
Bilal Aybakan