Kur’an’a abdestsiz dokunulur mu?

Kuran diyerek Kurana karşı savaş açanlar, Kurana sözde yaklaştırmak adına insanları haram yani yasak olan bir şeyi yapma konusunda fetva veriyorlar.
“abdestsizken de cünüpken de Kur’an tutulur” diyenler var. Kur’an’da namaza kalkarken abdest alın, Kur’an okurken “eüzü” çekin diyormuş, abdest alın demiyormuş. Abdest ayeti Medine’de inmiş halbuki Kur’an ayetleri daha önce de indiği için yani Müslümanlar bu ayetin yazdığı şeyleri tuttuğu için böyle bir şey söz konusu olamazmış.
Öncelikle sorum şu, abdest ayetinin Medine’de indiğini nereden biliyorsunuz? Kuranda böyle bir bilgiye rastlamadım. Ya Mekke’de indiyse? Yok kesinlikle olamaz diyeceksiniz… Neden? Bu kesinlik nerede var? Rivayetlerde var… Demek ki abdest ayetinin Medine’de nazil olduğunu hadis ve tefsir kitaplarında yani rivayetlerde buluyoruz. Buna kesin bir kanaat ile inanıyorsunuz. O halde bu rivayetlerden başka şeyleri de sizlere aktaracağım aynı kanaatle yaklaşacaksınız.

Şimdi arkadaşlar, abdest ayeti Medine’de inmiş olabilir. Peki, o zamana kadar namaz kılan hz. Peygamber ve sahabesi namazı nasıl kılıyordu? Abdestsiz ve gusülsüz olarak mı? Hayır.
Zeyd b. harise radıyallahu anh diyor ki: أنَّ جِبريلَ أتاهُ في أوَّلِ ما أُوحِيَ إليه، فعلَّمَه الوُضوءَ والصَّلاةَ
Cebrail aleyhiselamın O’na ilk getirdiği vahiylerden birisi de ona abdesti ve namazı öğretmesidir. Namazı da Cebrail a.s öğretmiştir, abdesti de o öğretmiştir.

Hani bazıları diyor ya “namazı Yahudilerden öğrenmiş”. Bu büyük bir yalandır. Bakın mesela Peygamber efendimiz Peygamberlik kendisine verilmeden önce inzivaya çekilirdi, tefekkür ederdi ama namaz kıldığına dair hiçbir rivayet yoktur. Peygamberliğin verilmesinden sonra namaz ibadetini yaptığını görüyoruz. ve elbette ki hadiste geçtiği üzere namazı da abdesti de Hz. Cebrail öğretmişti ve abdestli kılıyordu. Yani abdest vardı. Medine’de ayetlerle emredilmesi abdestin dindeki yerini sağlamlaştırdı. Yoksa zındıklar Kur’an’da bulamıyoruz diye bunu da inkar edeceklerdi. Namaza yaklaştırmak bahanesiyle abdestsiz de olur diyeceklerdi.
Peki, nasıl oldu da ayetler inmeden, Kur’an’da yazılmayan bir hüküm geldi? Kuranda mescidi aksanın kıble olmasını emreden bir ayet bulabiliyor musunuz? Yok.. Ama kıblenin Mescid-i Aksa’dan mescidi harama çevrilmesi ayeti var. Peki, bu ayet gelene kadar oraya yönelmesini kim emretti ve öğretti? İşte aynı şekilde abdesti de Allahu Teala öğretti. Vahyi gayri metluv, Kuran dışı vahiy olur mu videoma bakabilirsiniz BURADA

Bunun yanında vakıa suresindeki açık ayet de işlerine gelmediği için tevil ediyorlar. halbuki ayet apaçık bir delildir. Buyruluyor ki:

اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَرٖيمٌۙ
فٖي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ
لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَؕ

O çok yüce bir Kur’andır, korunmuş bir kitaptadır, ona ancak tertemiz olanlar dokunabilir. (Vakıa 77-78-79)

Şimdi öncelikle diyorlar ki bu ayet indiğine Kur’an bir kitap Mushaf değildi. O yüzden delil olamaz… Ben de diyorum ki, başka ayetlerde de “işte şu kitap” buyruluyor, Kitap olarak ifade ediliyor. Daha ortada yazılı bir şey yokken Kur’an için kitap da buyruluyor. Neden? Diğer peygamberlere levha veya sahife olarak verildi. Rabbimiz kıyamete kadar hükmü sürecek bu ayetlerin sahifelere döküleceğini, Mushaf olacağını bilmiyor mu? Elbette biliyor. Ve kitap da olsa, kitaptan bir parça da olsa ayet ayettir. Fark eden birşey var mı? yok…
Bu boş bir iddia…
Gelelim ayete… bazı alimler de burada levhi mahfuzdaki Kur’anın aslından bahsedildiğini ve meleklerin dışındakilerin yani şeytanların dokunmayacağını söylemişler.

Şimdi ayete bakalım:

1.si mana böyle bile olsa semada pis olanların dokunamadığı bir kitaba yeryüzünde de Allah katında hükmen pis sayılanlar dokunamazlar… bunda bi çelişki var mı?… yok

2.si mealcilerin çıkmazı, bu ayette meleklerin kastedildiği nerede yazıyor? Ayette tertemiz olanlar buyuruyor? Melek diye bir ifade geçmiyor. Bu ifade parantezlerde, bazı tefsirlerde geçiyor.

3. sü belki de en önemlisi hiçbir ayette melekler için temiz, tertemiz ifadeleri kullanılmaz. Kitap için ve insanlar için tertemiz ifadeleri kullanılır.

Bakın abese 13-14. ayetlerde

فٖي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ

مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍۙ

“değerli sahifelerdedir, yükseltilmiş ve tertemiz kılınmıştır“

Bakınız aynı kalıpla geliyor. مُطَهَّرَةٍۙ Kur’an için مُطَهَّرَةٍۙ ifadeleri geçiyor.

Beyyine suresi 2. ayette رَسُولٌ مِنَ اللّٰهِ يَتْلُوا صُحُفاً مُطَهَّرَةًۙ

“tertemiz sayfalar buyrulur”

İşte bu tertemiz ifadesi aynı şekilde insanlar için de buyruluyor:

Tevbe suresi 108. ayette ilk takva üzerine kurulan mescidi ifade ederken:

 فٖيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ اَنْ يَتَطَهَّرُواؕ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرٖينَ

“onda temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çokça temizlenenleri sever.”

Abdest ayetinde ne geçiyor:

وَاِنْ كُنْتُمْ جُنُباً فَاطَّهَّرُو

şayet cünüp oluş iseniz ziyadesiyle temizlenin ki boy abdesti alın demektir. Boy abdesti alan kişi aynı zamanda abdest de almış demektir.

لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَؕ

وَاِنْ كُنْتُمْ جُنُباً فَاطَّهَّرُو

وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرٖينَ

bunlar hep aynı kelime arkadaşlar. ziyadesiyle çokça temizlenmek. tertemiz olanlar dokunur, tertemiz olun, Allah tertemiz olanları sever. Dediğim gibi melekler için hiçbir yerde temiz ifadesi geçmez, insanlar için temizlenme emri ve temizlenenler ifadesi geçer.

Yani aslı levhi mahfuzda da tertemiz olan Kur’an’a ancak temiz olanlar dokunabilir. O temizlik de bizim için gusül ve abdesttir.

Biz bunun uygulamada da böyle oluğunu nereden anlıyoruz: Aksini gösteren hiçbir rivayet yok. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Amr b. Hazm radıyallahu anhı yemene gönderirken “Kurana abdestsiz dokunma” buyurmuştur.

Böyle olması da gerekmiyor mu? O kitap ki aslı levhi mahfuzda korunan, tertemiz bir kitaptır. Allah’ın yani yüce yaratıcının ayetleridir, kelamıdır. Elbette ki bu kitabın, içinde yazılı bulunan ayetleri diğer kitaplardan bizim için bir farkı vardır.

Abdestsiz alabilirsiniz demek Kurana yaklaştırmakmış. Sırf abdest almaya üşendiği için namaz kılmayanlar var, onlara da abdestsiz kılın mı diyeceksiniz? Abdesti teşvik etmek yerine abdestsizliği neden teşvik ediyorsunuz?
iki dakikada alıyorsun, ne zorluğu var? çöllerde mi yaşıyorsunuz? Ashab-ı kiramın suyu çeşmeden akmıyordu, çok da kuran okurlardı, Resulüllah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) gece ashabının evinden arı sesleri gibi Kuran seslerinin geldiğini duyuyodu. Onlar üşenmiyordu ama siz üşenip bahane arıyorsunuz.
Hiçbir ayet olmasa ve Resulüllah’ın, sahabesinin uygulamasıyla hadislerde olduğunu görseydik de yine abdestiz mushafın tutulmayacağını anlamış olurduk. Bize dinin nasıl yaşanacağını o ve ashabı öğretti.

GENÇ HOCA
ehlisunnemedya.com