05.11.2024 - EHLİ SÜNNET MEDYA
Ehli Sünnet Medya

Humeyni kimdir? Humeyni Gerçeği

   Hiç şüphesiz, Humeynî Hareketi’nin ve bugünkü İran idarecilerinin icraatlarında takdir edilecek cihetler vardır. Bunlar, tesettüre riâyet olunmasını sağlamaları, İslâm’ın haram kıldığı davranışları fiilen ve kanunen yasaklamaları gibi şeylerdir. Ancak onların yanlışları yanında, bunlar devede kulak kalmaktadır. Bu yanlışları şöyle sıralayabiliriz:

1-Propagandalarında her vesile ile:
‘’-Mezhepçilik yapmıyoruz. Mezhep önemli değil, önemli olan İslâm’dır!’’ derler.
   Derler, amma mezhepçiliği, Humeynî Hareketi’nden sonra kabul ettikleri anayasalarına koymuşlardır. Sünnîlerin İran’ı idâre hakkı olmadığını, anayasa ile tescil etmişlerdir. İran’dan başka hangi ülke anayasasında mezhebe yer vermiştir?! Hem anayasa ile mezhepçilik tescil edilecek, hem de mezhepçilik yapmıyoruz diye propaganda yapılacak!.. Bu, bir tezat değil mi?!

   2-Humeynî ve bugünkü İran idârecilerine göre, Kur’ân değiştirilmiştir.
‘’Asıl Kur’ân, ‘Mushaf-ı Fâtıma’dır ki, şimdi mevcud olan Kur’ân’ın üç misli idi.’’ derler.(1)
‘’Cebrâil’in Hz. Peygamber’e getirdiği on yedi bin âyetti.’’ İddiâsında bulunurlar.(2)
‘’Bakara Sûresi’nin 23. Âyetinde ‘Hz. Ali’nin adı vardı.’’ diyorlar.(3)
‘’Asıl Kur’ân’da Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in isimlerinin mevcud olduğunu, bunların Hz. Osman tarafından çıkarıldığını’’ söylerler.(4)
Şöyle diyen olabilir:
‘’-el-Kâfî’de böyle yazılı olabilir. Ama Humeynî, böylesi sapık iddiâları kabul etmemiştir. Gerçek böyle değildir!.’’
   Bütün şiîler, Buhârî, Müslim gibi sahih hadis kitaplarını kabul etmezler, ama en kuvvetli mercilerden biri olarak ‘el-Kâfî’yi görürler. Humeynî de bu kitabı bizzat kaynak olarak göstermektedir.(5)

   3-İmamlarını, peygamberlerden ve mukarreb meleklerden üstün tutmakta, âdetâ bunları ilâhlaştırmaktadırlar. Her şeyin, bütün zerrelerin imama secde edeceğini söyleyecek kadar ifrata düşmektedirler.(6) ‘’Allah, imamları, başka insanlardan farklı olarak yaratmıştır.’’ derler.(7) İmamlar, Allâh’ın yüzü, gözü, dilidirler(8) ve onlar aslâ yanılmazlar.(9)

   4-Evlerinde umûmiyetle İmam-ı Ali’ye atfedilen fotoğraf asılı bulunur. Bu uydurma resimleri tâzim ederler. Acaba Hz. Ali’yi kim görmüş de resmini yapmıştır?

   5-Sahabîler, âyetlerle medh ü senâ edildiği halde, bunlar, onların pek çoğunu, -hâşâ- kâfir îlân etmektedirler. Hele Hz. Ömer ile Hz. Osman, bunların en büyük düşmanlarıdır. İran sınır kapısında ‘Küstâhî-i Ömer’ (Ömer’in küstahlığı) adını taşıyan bir kitabı hâlâ bedava dağıtmaktadırlar. O Ömer ki, İran’ın mecûsîlikten kurtulmasına sebep olmuştur. Yani İran fâtihidir. Ateşe secde eden başlarını Allâh’a çevirmekle onlara fenalık mı etmiştir ki, O’nu şehid eden mecûsî Ebû Lü’lü’ye Tahran’da türbe yapmışlardır.
   Şiîlerin kaynak kitaplarının başında gelen ‘el-Kâfî’ye göre, Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer ve diğer sahabîler, -hâşâ- dinden dönen kâfirlerdir.(10) Yine bunların iddiasına göre, Kur’ân-ı Kerim’in bir âyetinde geçen ‘küfür’ kelimesinden murad Hz. Ebûbekir, ‘fusûk’ kelimesinden murad Hz. Ömer, ‘isyân’ kelimesinden maksad ise, Hz. Osman’dır.(11)
Bir de Humeynî’nin sahabîlere pervasızca saldırışına bakın:
Kadı Şüreyh (r.a.), için ‘eşkıya’ demektedir. Bu büyük sahabî, emsâli çok az olan bir yüce fakih ve şeriat âlimidir. Hz. Ali’nin de kadısıdır. Adâlet ve fıkhî anlayışta darb-ı mesel olmuştur. Ne çare ki, bu meziyetleri, O’nu Şiîler’in ve Humeynî’nin hücumundan kurtarmaya yetmemiştir.(12)

   6-Bunlar, sadece sahabîlere değil şiî olmayan bütün Müslümanlara bu ‘küfür’ ithamlarını teşmil etmektedirler. Tabiî propaganda konuşmalarında bunların ‘takıyye’ yaptıkları mâlum!.. Ama kendi kitaplarına göre, Hz. Ali’den başka ‘hak halife’ tanıyanlar, müşrik olurmuş!.. Hz. Ali hayattayken, başka birinin (yani ilk üç halifenin) hilâfetini meşru sayanlar da müşrik olurmuş. Yani bir insan:
‘’-İmam Ali, hak halifedir, ama Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman da hak halifedir!’’ dese, müşrik olurmuş!.. Neden? Çünkü Hz. Ali’ye şirk koşmuş, ve dolayısıyla ‘müşrik olmuş’ oluyor!..

   7-Eskiden İran’da, her yerde sadece Hz. Ali’nin resimleri asılıydı. Şimdi bunlara bir de Humeynî’nin fotoğrafları eklendi. Çarşıda, pazarda, evlerde, iş yerlerinde, hatta câmîlerde!.. Katolik kiliselerinde fotoğraf görüp şaşıran bazı Müslümanlar, bugün câmilerde, evet, İran câmilerinde bu zâtın fotoğrafını görünce nasıl müsâmaha ile karşılayabiliyorlar, hattâ cevazına ne suretle delil buluyorlar?! Çünkü şiî Müslümanlara göre, Humeynî’de kusur bulmak, ‘Amerikan Ajanı’ olmaktır. Buna cevaz vermeyen fıkıh kitapları da, demek ki, Amerikancıların eseridir!..

(Kadir Mısıroğlu, Tahrif Hareketleri Cild 1, İstanbul 2010, Sh: 218)
Kaynaklar
(1) Bkz: el-Kâfî, c: I, sh:456.
(2) a.g.e., c:II, sh: 634.
(3) a.g.e., c: I, sh: 417.
(4) a.g.e., c:II, sh: 379.
(5) Humeynî- İslâm Fıkhında Devlet, sh: 34.
(6) Bkz: Humeynî- a.g.e., 65.
(7) el-Kâfî, c:II, sh: 291.
(8) a.g.e., c: I, sh: 260.
(9) Humeynî- a.g.e., 66.
(10) el-Kâfî, c: I, sh: 420.
(11) a.g.e., c:II, sh: 399.
(12) Humeynî- a.g.e., 92.

BU SAYFAYI PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. Mehmet Söğüt dedi ki:

    Çok faydalı bir site emeği geçen herkeseten Allah CC razı olsun.

YORUM YAPABİLİRSİNİZ