19.04.2024 - EHLİ SÜNNET MEDYA
Ehli Sünnet Medya

Kur’an’da el kesme ayeti mecaz mı? Maide 38

Allah’ın el kesme hükmünü yok saymak, hadislere de uydurma diyebilmek için çeşitli bahaneler ortaya koyuyolar. Kuran apaçık, mealden bakın anlayın diyorlar işlerine geldiği zaman Kendilerince gramer ve arapça karşılaştırmaya da yer veriyolar. Şimdi ayeti inceleyelim, sonra bunlar ne diyor bakalım ve cevabımızı verelim.

وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ  Hırsız erkek ve kadın

فَاقْطَعُٓوا اَيْدِيَهُمَا  Ellerini  Kesin

 جَزَٓاءً بِمَا كَسَبَا Yaptıklarına karşılık

 نَكَالاً caydırıcı bir ibret

 مِنَ اللّٰهِۜ Allah tarafından

 وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ Allah güç ve hikmet sahibidir

Hırsızlık eden erkek ve kadının yaptıklarına karşılık bir ceza, Allah’tan bir ibret olarak ellerini kesin. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir. (Maide 38)

Şimdi önce iddiaları gündeme getirirelim ve cevap verelim. Şimdi diyorlar ki, buradaki yed el değil güç anlamındadır, GaDaA filinden gelen FAGDAU emri bildiğimiz kesmek değil mecaz anlamda kesmektir, yani buradaki konu elin kesilmesi değil gücünün kesilmedir. Diyolar.

Bakalım gerçekten öyle mi?

Evet, yed kelimesi güç anlamında kullanılmaktadır hatta bir çok farklı anlamı vardır. Peki hiç el anlamında kullanılmamış mıdır? Elbette birçok yerde kullanılmıştır. Örnek veriyorum: Kasas 32 Allahu Teala Firavun’a gönderdiği Musa aleyhisselam’a

ELLER

اُسْلُكْ يَدَكَ في جَيْبِكَ   Elini koynuna sok” buyurmuştur. Eyd kalıbıyla yani çoğul olarak var mıdır?
فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَاَيْدِيَكُمْ اِلَى الْمَرَافِقِ Ellerinizi yıkayın Maide 6 Abdest ayetinde “eyd” kelimesiyle açıkça eller kastedilmiştir

Hud 70. Ayet: فَلَمَّا رَآٰ اَيْدِيَهُمْ لَا تَصِلُ اِلَيْه

“Ona (yemeğe) ellerini uzatmadıklarını görünce…” gibi ayetlerde bildiğimiz el anlamı da kastedilmiştir. Yani “eyd” ifadesi normal el manasına da gelir. Altını çizdiğim nokta burası.

Önünü kesmek, ardını kesmek gibi mecaz manalarda kullanılan Gada’a fiili bildiğimiz manada birşeyin parçasını kesmek anlamında kullanılmış mıdır? Evet: Haşr 5. Ayette:
مَا قَطَعْتُمْ مِنْ ل۪ينَةٍ اَوْ تَرَكْتُمُوهَا قَٓائِمَةً عَلٰٓى اُصُولِهَا فَبِاِذْنِ اللّٰهِ

Herhangi bir hurma ağacını kesmeniz de kökleri üzerinde ayakta bırakmanız da Allah’ın izniyledir

Şimdi bu iki kelimenin Kur’anda eller ve kesmek olarak hakiki manada kullanıldığını anlamış olduk.

İTİRAZ:

اَيْدِ kelimesi cemi yani 3 ve daha fazlasını ifade ederken, هما (hüma) tesniye yani iki kişi için kullanılır. O halde bu 3 el nasıl olacaktır? demek ki burada el değil güç kastedilmiştir diyorlar.

Âlimlerimiz bu konuyu da açıklamıştır.  Aslında bugün ortaya yeniymiş gibi atılan her iddia yıllar önce açıklanmış. Müslümanlar kendi kaynaklarını okumadığı için bunlara aldanıyor.

CEMİ’ : ÇOĞUL, GENEL MANA İFADE EDER

Diyor ki alimlerimiz, burada cemi gelmesinin sebebi “ellerin sayısının karışmaması” içindir. Şayet tesniye gelseydi, “o ikisinin iki elini kesin” anlamı çıkacaktı. Murad edilen ise şartları taşıması halinde bir elinin kesilmesidir. Cemi olunca “o ikisinin ellerini kesin” ifadesiyle genel bir ifade kullanılmış oldu.

MECAZİ OLAMAZ

Peki ayette geçen kesme ifadesi neden mecazi olamaz? Birincisi bu ayeti destekleyen başka bir ayet daha vardır ki bu ayeti görmezler: Maide suresi 33 “Allah’a ve peygamberine karşı savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri veya asılmaları yahut el ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları aşağılayıcı cezadır. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır.

اَوْ تُقَطَّعَ اَيْد۪يهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ

Ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi

Burada cemi yani çoğul kalıpla onların ellerinin kesilmesi ifade edilir. Yani önceki ayette mecaz arayanlara bu ayet der ki, Allah’ın hükmünde el kesme cezası vardır. Bu mecaz değil bir hakikattir.

SUÇ VE CEZA

Diğer bir husus ise el kesme cezasının ardından iki ayette üç  şey söylenmiştir. Bunlar işlenilmiş bir suçun karşılığı olarak belirtilmiştir.

Yaptıklarına karşılık / caydırıcı bir ibret

Yani daha işlemeden tedbir alınması için böyle bir karşılık söz konusu olmazdı.

Cezadır… Hırsızlık suçunun karşılığı olsun…. İbret olsun, milletin koruyup sakladığı emeğine alın terine göz dikenlere verilen bu aşağılayıcı ceza ibret olsun ve kimse bu işe kalkışamasın, o hırsızlık yapan kişiye de büyük bir ders olsun ve bir daha göze alamasın. Çünkü Maide 33. Ayetten de ayağının kesilmesi hükmü çıkartılmıştır. Hırsızlığı bu haliyle tekrarlamayı göze alıyorsa ve yapıyorsa çaprazdaki ayağı kesilir.

Şayet burada mecaz olsa ve gücünü kesmek olsa bunun nasıl bir ibret ve alçaltıcı yönü olacaktı? Ve gücünü kesmekten kasıt nedir? Söyleyip bırakırlar. İçini dolduramazlar. Gücünü kesmek adamı öldürmek midir? Yoksa zayıflatmak mıdır? Adamın gücünü nasıl keseceksin? Hapse atmak dersen Allahu Teala başka ayette hapsetmeyi ifade ediyor zaten

Tevbe 5 te Müşrikleri kastederek وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ Onları yakalayın, hapsedin buyuruyor. Bu ayette de öyle buyururdu, hapsedin derdi. Yani gücü kesmek nedir bunu bir cevabı yok. Hırsızlık yapılacak ortamı oluşturmamak diyor birisi de. Peki öyle ortamda bile yaparsa cezası ne olacak…? Bunu söyleyemiyor…

Evet başka bir ayet bu ayeti teyit eder, Ayetlerin sonundaki ibret ve caydırıcılık cezanın büyüklüğüne ve gerçekliğine işaret eder. Üçüncü olarak da bu tür cezaları bildiren ayetlerde mecaz yoktur. Yüz değnekse yüz değnektir, kısas diyorsa kısastır, kesme diyorsa kesmedir.

ELİ KESİLECEKSE TÖVBENİN NE ANLAMI VAR?

Maide 39. Ayette de “Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder” buyuruluyor. Tövbe etmesi Allahu Tealaya karşı işlediği günahın affı içindir, el kesilmesi ise topluma karşı işlediği suçun cezasıdır.

Bir tanesi de “Allah, firavunun yaptığı el ayak kesmesini kınarken neden kendisi emretsin” diyor. Firavunun yaptığı naklediliyor bu da el ayak kesme gibi caydırıcı cezaların tarihte verildiğini gösteriyor ki muhtemelen onlar da hak dinlerden kalan bir anlayıştı.

Dolayısıyla el kesme konusundaki tüm iddiaları yersizdir. Burada mecaz değil hakiki bir el kesme kastedilmektedir. Elbette ki bu hükmü Resulüllah ve ashabı uygulamıştır. Bu yönde hadis-i şerifler de vardır. Bu konudaki hadislere uydurma diyenler kendi uydurdukları dine uymadığı için uydurma demektedirler. Kendi uydurdukları dinde hadise, peygambere yer yoktur. Zanna dayalı yorum vardır. Kendi yorumlarını ve tevillerini din edinirler.

GENÇ HOCA
ehlisunnetmedya.com

BU SAYFAYI PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAPABİLİRSİNİZ