Kur’an dışı vahiy olur mu? Vahy-i gayri matluv
Kur’an dışı vahiy olur mu? Bu soruyu şöyle sormak gerekiyor, peygamberler ayet olarak yazılmayan, kitapta bulunmayan vahiy alır mı? Yani aldığı vahiy illa ayet olarak yazılmalı mı?
Bu konuda Kur’an-ı Kerimden çok açık deliller olmasına rağmen hadis düşmanlığı adına inkar etmeleri aslında Kur’an’ı inkar etmekten başka bir şey değil.
Sadece Peygamber efendimizle de alakalı değil. Geçmiş peygamberlere baktığımız zaman da ayet olarak yazılmayan ama ne yapması gerektiğini bildiren vahiy aldığını görüyoruz.
Nîsâ/163. ayette; “Biz Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve (nitekim) İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, esbâta (torunlara), İsa’ya, Eyyûb’e, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a vahyettik. Davud’a da Zebûr’u verdik.” Buyuruluyor.
Kendisine kitap verilmeyen peygamberler var. Bunlar Allahu Teala’dan nasıl vahiy alıyolar? İlla sayfaya kitaba yazılan bir ayet mi geliyo? Hayır…
Bakın mesela Yusuf aleyhisselam. Kendisine vahyedilenlerin bir kitapta toplanmadığı bir peygamber.
Yusuf suresi 15. Ayet:
Yûsuf’u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de O’na, “Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin” diye vahyettik. Buyuruyor.
Yusuf 37. ayette: “Yûsuf dedi ki: “Sizin yiyeceğiniz yemek size gelmeden önce onun ne olduğunu bildiririm. Bu, bana Rabbimin öğrettiklerindendir.”
Allahu Teâlâ bunu Yusuf aleyhisselam’a nasıl öğreti? Yazılı bir metin mi indirdi? Hayır. Ya Cebrail a.s vasıtasıyla ya da direk kalbine vahyederek öğretti, bildirdi. Bu durumla, Peygamber efendimizin haber verdiği, Rabbim bana bildirdi buyurduğu ama ayet olarak yazılmayan şeylerin ne farkı var? Hz. Yusuf’a oluyordu da peygamberimize mi olmayacak?
Yine kardeşi Bünyamin’i alıkoymak için uyguladığı planı “biz öğrettik, biz gösterdik” buyuruyor. Buradan neyi anlıyoruz, Allahu Teala Peygamberine hertürlü şey için vahyeder. Gelecekten haber verir, öğretir, nasıl yapması gerektiğini de bildirebilir.
O yüzden sahabeler Peygamber efendimiz dinle alakalı değil de mesela savaşta bir yerde konaklamayla alakalı bir şeyi emrettiği zaman: ya Resulallah! Bu Allah’ın emri midir yoksa sizin seçiminiz midir? Diye sorarlar. Allah’ın emri buyurursa daha itiraz etmezlerdi, benim seçimim derse “şöyle olsa daha güzel olur” diye tavsiyede bulunurlardı.
Peygamberlerden bir çok örnek verilebilir. Yine en büyük delil, kendisine kitap verilmeyen bir peygamberin peygamberliğini nasıl öğrendiğidir. Bu da elbette yazılı olmayan bir vahiy ile gerçekleşir.
Peygamber efendimizden örnek verecek olursak.
Mesela bedir Savaşıyla alakalı Enfal suresi 7. ayette: “Hatırlayın ki Allah size iki taifeden (kervan veya Kureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vaat ediyordu.” Buyruluyor. Yani kervana ve orduya saldırılması halinde galibiyet vaad edilmiş. Ama bu vaadi ayet olarak göremiyoruz. Peygamber efendimizin ashabına beyanında görüyoruz.
Yine Müslümanlar hicri ikinci yılın yarısına kadar namazı Mescid-i aksaya dönerek kılıyordu. Bakara 144. Ayet geldi: Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Siz de nerede olursanız olun, (namazda) hep o yöne dönün.
Buradan ne anlaşılıyor? Peygamber efendimiz kıblenin Kâbe olmasını temenni ediyor. O halde Mescid-i Aksa’ya yönelmek de Allah’ın emriydi. Ama bu emri Kur’an-ı kerimde bir ayet olarak göremiyosunuz. Nerede bu ayet? İşte PEYGAMBER EFENDİMİZE NE YAPMASI GEREKTİĞİ EMREDİLİYO AMA AYET OLARAK YAZILMIYOR. “O nefsinden konuşmaz,” (dinle alakalı bir emir ve yasak belirtiyorsa) “O NE KONUŞURSA VAHİYDİR” AYETLERİ BUNA İŞARET EDİYO.
Başka bir örnek vericem:
Tahrim Sûresi 3. Âyette Peygamber efendimizin eşleri arasındaki gizli konuşmayı Allah’ın kendisine haber verdiğini anlatıyor. “Peygamber bunu (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Peygamber, “Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi” dedi. Kur’an ayeti açık. Allahu Teala Peygamberine bu konuşmayı haber verdiğini beyan ediyo. Peki bu haberin verildiği vahyi biz neden Kur’an’da göremiyoruz? Yani apaçık değil mi? Allahu Teala’nın Kur’an dışında da vahyettiği aşikar değil i daha neyi inkar ediyosunuz.
Yine isra suresinde: “Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir…” buyruluyor? Burada bahsedilen ve Peygamber efendimize gösterilen ayetler, bilgiler? Kur’an’da görebiliyor muyuz? Hayır…
O halde çok açık bir şekilde anlaşılıyor ki, Allahu Teala Kur’an’da ayet olarak yazılmasa bile Peygamberlerine vahyeder, onların ümmetlerine bu şekilde emir ve yasaklar da bildirir.
Mesela apaçık bi örnek daha verelim: Peygamber efendimiz Hayber kuşatmasında savaş stratejisi gereği o anki duruma binaen bazı hurma ağaçlarının kesilmesini emretti. Yahudiler dediler ki: “Ya Muhammed (sav) hani sen yeryüzünde fesat çıkarmamakla emrolunmuştun” Bazı Müslümanlarda da bu söylentiden etkilenerek Allah resulünün emrine karşı tereddüt oluştu. Allahu Teala ayet indirerek Resulünü tasdikledi ve bu emrin, izniyle olduğunu ifade etti: Haşr suresi 5. Ayet: Herhangi bir hurma ağacını kesmeniz de kökleri üzerinde ayakta bırakmanız da Allah’ın izniyledir ve bu, fasıkları rezil etmek içindir.
Dolayısıyla bütün bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere Allahu Teala, Resulüne Kur’an’a ayet olarak yazılmamış olsa da vahyeder. Allah’a ve Resulüne itaat edin, Resule itaat Alalh’a itaatir, o hevasından konuşmaz, onun konuştuğu ancak vahiydir gibi ayetler bu gerçekler ışığında daha iyi anlaşılır.
Peygamber efendimizin erkeklere altın takmayı ve ipek giymeyi yasaklaması bu türden bir haramdır. Kur’anda ayet olarak geçmez, Allahu Teala peygamberine haram olmasını vahyetmiş ve onun aracılığı ile haram kılmıştır.
peygamberin bir şeyi haram kıldığına inanmayı Kur’an’a eş koşmak, şirk koşmak olarak lanse ediyorlar… Bilakis ayetlerden de anlaşılacağı üzere ona haram kılmasını da Allahu Teala emretmiştir. Mesele bu kadar açık ve nettir.
GENÇ HOCA
ehlisunnetmedya.com