Sülük Terapisi faydaları yapılış şekli

Sülük Terapisi: Nehir, göl ve ırmaklarda yaşayan, Allah tarafından insan ve hayvanların toplar damarlarını temizlemekle görevlendirilen sülükler, eski çağlardan beri tedavi için kullanılır.
İnsanları ve hayvanları tutan sülükler yaklaşık 105 enzim ve bioaktif madde salgılar. Bu aktif maddelerin etkisiyle damarlardaki tıkanıklık ve dokulardaki birikintiler erir, kan sulanır, kan dolaşımı düzelir, kan basıncı normale döner, zararlı mikroorganizmaların üremesi ve iltihaplanma durur, ağrılar azalır, bağışıklık sistemi uyarılır. Bu maddelerin psikolojiyi ve enerji dengesizliğini düzeltmede de büyük etkisi vardır. Bu sebeple eskiden beri sülükler nazar ve büyü tedavisinde de kullanılır.
Sülükler 3-6 ayda bir defa beslenirler. Emdikleri kanı, içindeki mikroplarla birlikte tamamen hazmederler. Onun için hastalık bulaştırma riski yoktur. Geçmeyen yara, egzama, uyuz, sedef, vitiligo, mantar, yılancık gibi her türlü cilt hastalığında, ameliyat sonrası yara izi, çürük, morluk ve çillerde sülük kullanılabilir. Damar tıkanıklığı ve dolaşım bozukluğundan kaynaklanan varis ve basur gibi rahatsızlıklar; tiroid, hipofiz, yumurtalık, testis, prostat; rahim, kalp, karaciğer, dalak, akciğer, göz ve kulak hastalıkları; MS, alzheimer, parkinson; fıtık, ateşli şişlikler, çıban, kangren gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır. Yüz, kafa, boyun, sırt, bel, makat, rahim ağzı, kuyruk sokumu gibi her bölgeye uygulanabilir. Sülükler düştükten sonra sülüklerin tuttuğu her noktaya mümkünse birkaç defa kupa kapatılıp iyice vakumlanır.
Uygulama Bölgeleri: Göz travması sonrası göz tansiyonu; göz damarlarında kanama, gözyaşı kanalında tıkanma, arpacık, katarakt başlangıcı için göze yakın bölgelere, örneğin şakaklara, iki taraftan gözün yanlarına, alt veya üst göz kapağına, çene altına. Beyinde damar tıkanıklığı ve dolaşım bozukluğu; Sara, MS, Alzheimer, Parkinson ve dişeti hastalıkları için dişetleri, burun delikleri, kafa arkası, kafanın iki yanı, kulaklar arkası, ense çukuru altı ve çene altına. Sara hastalığı; ağız ve dil yaraları için ağız içi, dil altı, dil, dişetleri, burun delikleri, kulak içi ve kulak arkasına. Rahim, yumurtalık; testis ve prostat hastalıklarında dişetlerine, bel-kuyruk sokumu, kasıklar, makat, makat-cinsel organ arası, erbezleri ve rahim ağzına; Karaciğer ve dalak hastalıklarında kürek kemikleri arası, kürek kemikleri altı, memelerin altı, makat, dizler ve ayaklara; Bel ve boyun fıtığında, fıtık yerine. Tiroid bezi hastalıklarında; tiroid üzerine sülük konur. Sülükler düştükten sonra sülüklerin tuttuğu her noktaya birkaç defa kupa kapatılıp iyice vakumlanır, nodül varsa, çıkarmaya çalışılır.
Uyarı: Nadir de olsa nodüllü guatıra sülük konduğunda arteriyel kanama görülebilir. (Kan, nabız atışı gibi dalgalanarak fışkırabilir) Kanama küçük arteriolden kaynaklanır. Bu kanamanın da tehlikesi yoktur ancak aşağıda anlatıldığı şekilde kanamayı durdurmak gerekir. Sülük kullanımı için en iyi zaman ilkbahar, sonra sonbahardır. Sülükler siyaha yakın, kahverengi, toprak rengi, ince, küçük başlı ve fare kuyruğu gibi olmalıdır. Bu sülükler suyu temiz, yeşil yosunla kaplı ve kurbağası bol göllerde bulunur. Kurbağa yaşamayan kokuşmuş sularda ya da hızlı akan suda yaşayan yeşil, mavi, siyah, kıllı, büyük başlı, karnı kırmızı ve sırtı yeşil sülükleri kullanmak doğru değildir. Yara, ödem ve aşırı kanamaya sebep olabilir. Kendisi toplayıp sülük kullanmak isteyen, kuyruğundan başaşağı tutup kusturmalı, sonra yıkamalı, yarısına kadar su doldurulan kavanozda 2-3 gün bekletmelidir.
Sülük uygulanacak bölge ılık su ile yıkanıp, kuru lif ile masaj yapıldık tan sonra sülükler yerleştirilir. Sülükler, en önemli akupunktur noktalarını bulur, enzimleriyle eriyen birikintiyi ve en kirli kanı emer; doyduktan sonra düşerler. Uzun süre düşmeyen sülükler üzerine biraz su, tuz veya karbonat serpilebilir. Sülükler düştükten sonra, kanamayı devam ettirerek daha çok atık madde çıkartmak ve yarayı temizlemek amacıyla noktalar üzerine kupa kapatılabilir. Sümüksü pıhtı, gaz veya tıkanıklık çok ise, 3-4 defa kupa kapatmak gerekir. Sızıntı şeklindeyse, 10-12 saat kanamayı durdurmamak gerekir. Çünkü yalnızca kirli kan dışarı atılır, vücutta temiz kanı dışarı atacak bir mekanizma yoktur. Kanamanın olduğu bölge, kuru temiz bir bezle kapatılır. Gerekirse, ceviz kabuğu külü veya kuru nar kabuğu tozu basarak kanama durdurulur. Büyük hekimlere göre, esneme, mide bulantısı ve bayılma hissi gelene kadar beklemek daha iyidir. Bu belirtiler kan hacminin %20’den fazlası kaybedilince görülür. Kan hacminin % 30’dan fazlası kaybedilince tehlike oluşabilir (tahminen 1,5 litre). Ancak bağışıklık sisteminin devreye girmesiyle, bu noktaya gelmeden, hasta doğal olarak bayılır.
Bayılmayla birlikte kalp atışları yavaşlar, tansiyon düşer, kanama otomatik olarak durur. Bugüne kadar sülük tedavisinde, kanama sebebiyle bayılan kimseye rastlanmamıştır. Sülük sayısı, seansların sıklığı ve kanamanın durdurulup durdurulmayacağı hastanın kan durumuna göre ayarlanır. Kullanılan sülükleri temiz bir dereye veya göle bırakmalı, bekletmek gerekirse hergün veya iki günde bir sularını değiştirmelidir.
Uyarı: Kan sulandırıcı kullananlar sülük tedavisinden 7 gün önce ilacı bırakmalıdır. • Kiraz, vişne ve limon kan sulandırdığı için 2-3 gün öncesinden itibaren yememek gerekir. Ağrı kesici, ateş düşürücü, aspirin ve antibiyotik kullananların kan üretimi baskılanmış olabilir. Bu tür hastalar sülük terapisini kan sayımı ile yapmalı; 3 sülükle başlamalı; iki seans arası 3 haftadan daha sık olmamalı; sülükler düştükten sonra kanamayı durdurmalıdır. • Adet gören kadına, organ nakli yapılanlara, diyaliz ve hemofili hastalarına sülük konmaz. • Sülük terapisi aç karna ve abdestli olarak yapılır.
Aidin Salih / Gerçek Tıp