Kabir azabı Kur’an’da geçiyor
Videoyu izleyin:
YAZIYA DÖKÜMÜ:
Kabir azabı var mı? yok mu?
İtiraz edenler diyor ki kabir azabı Kur’an’da yok, geçmiyor. Böyle önemli bir mesele olsaydı Kur’anda haber verilirdi.
Peki işin aslı nedir?
Cehennem kafirler için yaratılmıştır ama Müslümanların da düşme tehlikesi vardır:
Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. (Tahrim 6)
Peki, soru şu: Allahu Teala Müslümanlara kendinizi ateşten koruyun buyuruyo da neden hiç Müslümanların cehennem azabından bahsedilmiyor?
dikkat ettiniz mi?
Tahrim 6. ayette ateşten koruyun buyuruyor, ateşe girme tehlikesi var ama Kuranda Müslümanların uğrayacağı azaptan bahsedilmiyor? emredilen ibadetler var, Allah’tan sakının, kurkun buyruluyor. namaz kılınması defalarca emrediliyorsa… yapılmadığı takdirde bir karşılığı olmalı, oruç hac diğer ibadetler terkedildiği zaman bir karşılığı olmalı ama Kur’anda anlatılmıyor. Yok bulamazsınız. Rabbimiz Hep kafirler üzerinden örnek verir, kafirlerin uğrayacağı azaptan bahseder. Biz buradan cehennemin ne kadar korkunç bir yer olduğunu anlarız ve sakınırız. Hadis-i şeriflere baktığımız zaman mesela namazı terk etmenin yüklediği sorumluluğu görebiliyoruz.
İşte bu gerçeği şimdi zihninizde tutun, şu ayetlere bakalım ve kabir azabının varlığına iman edelim:
Nuh suresi 25. ayette helak edilen kavimden bahsederken şu ifade kullanılıyor:
مِمَّا خَطٖٓيـَٔاتِهِمْ اُغْرِقُوا فَاُدْخِلُوا نَاراً
“günahları yüzünden tûfanda boğuldular, ardından ateşe atıldılar,”
Buradaki فَاُدْخِلُوا kelimesindeki fe harfi fa-i takibiye dediğimiz bir şeyin ardından diğerinin hemen gerçekleştiğini ifade için kullanılan bir harf.
Boğuldular yani öldüler ve ateşe atıldılar buyruluyor. Daha mahşer kurulmadı, hesap görülmedi ki nasıl ateşe atıldılar? bakın cehenneme atıldılar buyurmuyor, ateşe atıldılar. Yani bir azaba çarptırıldıkları ifade ediliyor… İşte bu ölümden hemen sonraki azap nedir? kabir azabıdır.
Yine bu gerçeği başka bir ayet teyit eder: Firavunun Musa a.s ile mücadelesi anlatılıyor: Firavunu yok etti buyurduktan sonra: Mümin 46’da
اَلنَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُواًّ وَعَشِياًّۚ
sabah ve akşam ateş onlara sunulur, arz edilir. yani ateşe sokulurlar.
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُࣞ اَدْخِلُٓوا اٰلَ فِرْعَوْنَ اَشَدَّ الْعَذَابِ
Kıyamet koptuğunda ise “Firavun ailesini en şiddetli azabın içine atın!” denilecek.
Yani öldükten sonra bir azap görüyorlar, kıyamet kopunca daha şiddetlisine çarpıtılacaklar.
Dikkat edin iki ayette de öldükten hemen sonra… “ateş” ile azap edilecekleri ifade edildi. Kıyamette ise daha şiddetlisine çarptırılacakları buyruldu.
Kabir azabı ifadesini aramaya gerek yok, siz buna ölümden sonraki azap da diyebilirsiniz. illa kabir azabı ifadesiyle geçmesine gerek yok ki. ayetler açıkça ölümden hemen sonra yaşanacak azaptan bahsediyor.
yine başka bir örnek vereyim:
Tevbe suresi 101. ayete münafıklardan bahsediyor ve buyuruyor ki:
سَنُعَذِّبُهُمْ مَرَّتَيْنِ
onlara iki defa azap edeceğiz
ثُمَّ يُرَدُّونَ اِلٰى عَذَابٍ عَظٖيمٍۚ
sonra da büyük azaba itilecekler
Müfessir sahabeler buradaki iki azabın birisinin dünyada İslamın ilerleyişini görmeleri, zelil olmaları, ikincisinin ise kabir azabı olduğunu söylemişlerdir. Neticede itilecekleri büyük azaptan önce de azap edilecekleri açıkça ifade ediliyo.
İşte size en başta söylediğim şey: Nasıl ki kuranda cehennem azabı kafirler ve münafıklar üzerinden anlatılıyorsa cehennemden önce, ölümden hemen sonra gerçekleşen kabir azabı da kafirler ve münafıklar üzerinden örneklendirilmiştir.
Peygamberimiz efendimiz de
“Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Tirmizî, Kıyamet, 26) Yani ölen kişi ya nimetlendirilir ya da ateşe arzolur, azap edilir. buyurmuştur.
Biliyosunuz bakara 151. ayette: “O peygamber size daha önce bilmediklerinizi öğretiyor.” buyrulmuştu. Peygamberimiz de bu gerçeği bize haber vermiş oluyor.
Dolayısıyla öldükten sonra kabir azabı yok diyenlere işte ayetler açık,… ama kafirler hakkında buyruluyor diye itiraz edenlere de diyoruz ki cehennem azabı da kafirler üzerinden örneklendirilmiştir.
yani hiç hadis olmasa bile kabir azabını, öldükten hemen sonra gerçekleşecek bir azabı inkar etmek için bir sebep yoktur. ayetler gayet açık.
İTİRAZ: Bu ayette yattığımız yerden bizi kim kaldırdı diyorlar. Azap varsa nasıl böyle diyorlar: “Derler ki: “Vay başımıza gelenler! Bizi yattığımız yerden kim diriltip kaldırdı? Rahmânın vaad ettiği işte bu! Peygamberler gerçekten doğru söylemişler!”
Bu ayet bizim söylediğimize ters değildir. Birinisi azap herkese değildir, hak edenedir. İkincisi zaten azap ruhadır ve rüya gibidir demiştik. Üçüncüsü ise bu diriliş bütün herşeyin yok oluşundan sonradır. Ve burada azap meleklerinin dahi yok olduğu bildirilmiştir. (Kasas 88) yani bu ayetin konumuzla alakası yoktur.
PEKİ KABİR AZABI RUHA MI BEDENE Mİ?
insanlara yer altında çürümekte olan bedenin azap göreceği saçma geliyo veya bedeni yakılan insan ne olacak peki? diye soruluyor doğal olarak.
Şimdi arkadaşlar, asıl azap ruhadır. ruhun bulunduğu yer,,, asıl kabir orasıdır. yani nimetlendirilen veya azap edilen asıl yer orasıdır. toprağın altı değildir.
beden ruhun dünyadaki temsil noktasıdır. şöyle anlatalım: ruh o bedene kodlandığı için irtibatlıdır. o yüzden ölen kişinin ilk sorgusunun bedenle irtibatlı bir şekilde, orada gerçekleşeceği hadislerde beyan ediliyor. asıl hisseden ruhtur. Kabrin genişlemesi daralması da toprağın açılmasıyla alakalı değildir, ruhun makamının genişlemesidir. dolayısıyla kabrin ateşle dolması da ruhun aleminde yani onun bulunduğu boyutta karşı karşıya kaldığı azaptır. Bunun da bir rüya gibi olduğu söylenmiştir. Rüyada çekilen ızdırap da belki gerçeği kadar olmasa da çok elem vericidir. Gördüğümüz kötü rüyalardan bunu anlayabiliriz. İşte bu, ölümden hemen sonra maruz kalınan azaptır. Ruhun, tekrardan yaratılan bedenine iade edilip cehenneme atılması da ayette geçen büyük azaptır.
Dolayısıyla burada anlaşılmayan bir şey yok. dediğim gibi hiç hadis olmasa bile bunu inkar ettirecek bir durum söz konusu değil. Ölümden hemen sonra maruz kalınan bir azap vardır, ayetler açık. Biz de buna kabir azabı diyoruz—-Peygamberimiz (s.a.v) kabir azabının bazı sebeplerini saymıştır. Hani hepiniz biliyorsunuz iki kişinin mezarı başında “bunlar azap ediliyorlar, biri idrardan sakınmazdı, diğeri laf taşırdı.” buyuruyor.” Adam diyor ki idrardan sakınmadığı için, böyle basit bir şey için azap edilir mi diyor. Peygamberimiz de o hadiste ne buyuruyor: büyük bir günahtan azap edilmiyorlar, yani insanların önemsemediği bir şeyden dolayı azap ediliyorlar… İdrar nedir? necasettir. necaset namazın engellerinden birisidir. Allah muhafaza üzerin necasetli namaz kıldığını zannediyorsun. Daha ilmihalin başında ne diyor namazın farzlarında.. necasetten taharet… üzerinde ve namaz kılacağın yerdeki necasetten arınmak. küçük bireymiş gibi aslında ama sebep olduğu şey büyük.
Bu bilgiler ışığında biz kabir azabının varlığına iman ediyoruz. İnkar edenleri reddediyoruz. Onların Kur’an diyerek kabir azabını inkar etmesi Kur’an’a aykırı bir tutumdur. Rabbim onlara da anlamayı nasip etsin. cümlemizi kabir azabından muhafaza eylesin.
GENÇ HOCA
ehlisunnetmedya.com