03.11.2024 - EHLİ SÜNNET MEDYA
Ehli Sünnet Medya

Abduh Gerçekleri

 Muhammed Abduh miladi 1849 yılında Mısırda doğdu ve 1905’de orada öldü. O dönemde Mısır’da çıkan Vekayı’-ul-Mısrıyye gazetesinde ve El-Menar dergisinde ve El-Ahram gazetesindeki yazıları, bozuk düşüncelerini ortaya koymaktadır.

   Bir müddet Beyrut’ta da faaliyette bulundu. Ehli sünnet alimleri bunun kötü maksatlarını anladığı için yüz bulamayınca Paris’e gitti. Orada İslam’a karşı mason planlarını hazırlamaya çalışan Afgani’nin çalışmalarına katıldı.

   Orada “El-urvetulvuska” dergisini çıkardılar. Sonra Beyrut ve Mısır’a gelerek alınan planları uygulamaya ve genleri aşılamaya başladı ise de hidiv Tevfik Paşa hükümeti, derslerinin ve yazılarının zararlı olduğunu anlayarak onu mahkeme ve memurluklarında kullandı.

   Masonları desteği ve entrikaları ile Mısır müftüsü oldu. Ehlisünnete saldırmak için iyi fırsat bulmuştu. İlk olarak Cami-ul Ezher üniversitesini ders programlarını bozmaya, gençlere değerli ilimlerin öğretilmesini engellemeye başladı.

Mısır Baş Müftüsü olarak edindiği etkin konum sayesinde dinde reform fikirlerini sadece Mısır`da değil, tüm İslam dünyasına yaydı.

Bütün bunlar, kendi gayretiyle değil dış desteklerle olmuştur. Beyrut mason locası başkanı Hannâ Ebî Râşid 1961`de yayınladığı (Dâire-tül-me`ârif-ül-masoniyye) kitabında bu desteği şöyle ifade etmektedir: “Cemâleddîn-i Efgânî, Mısırda mason locası reîsi idi. Âlimlerden ve devlet adamlarından üç yüze yakın üyesi vardı. Ondan sonra, üstâd Muhammed Abduh reîs oldu. Abduh, büyük bir mason idi. Bunun, masonluk ruhunu Arab memleketlerine yaydığını kimse inkâr edemez.

Batıcı, Türkçü, İslamcı olarak farklı ideolojilere mensup birçok Osmanlı münevveri onun sohbet ve yazılarından, ya doğrudan yahut da dolaylı olarak faydalanmış ve etkilenmişlerdir. Bazı Yeni Osmanlılar, Jön-Türkler, M. Emin Yurdakul, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu gibi Türkçüler, Mehmet Akif gibi `İslamcılar.` Abdullah Cevdet gibi dinsizler, Seyyid Bey, Şemseddin Günaltay gibi değişimci/yenilikçi şahıslar bunlar arasındadır. Mesela Cemâleddin Efgani hakkında eski başbakanlardan Şemseddin Günaltay, `Şeyh, Peygamber kadar şâyân-ı hürmet; ona itiraz edenler Ebu Cehil kadar lânete müstehaktır` demiştir.

DALALETİNE ÖRNEK VERECEK OLURSAK

“İslamiyet ve nasraniyet” kitabında, “Bütün dinler birdir, dış görünüşleri değişiktir” demekte, yahudi, hıristiyan ve müslümanların birbirini desteklemelerini dilemektedir.

Londra’da bir papaza yazdığı mektupta: “İslamiyyet ve hıristiyanlık gibi iki büyük dinin el ele vererek kucaklaşmasını beklerim. O zaman Tevrat, İncil ve Kur’an birbirlerini destekleyen kitaplar olarak heryerde okunur ve her milletçe saygı görür” diyor.

Zilzal suresindeki “Zerre ağırlığında hayır işleyen, karşılığına elbet kavuşur” mealinde olan ayet-i kerimeyi tefsir ederken: “Müslim olsun, kafir olsun Salih amel işleyen herkes cennet girecektir.” Diyor

“Facirlerin amel defteri Siccindedir” mealindeki ayeti tefsir etmeye kalkışarak: “Bazı kimselerin kitabında “Sencum” Habeş dilinde çamur demek olduğunu gördüm. Bu kelime Habeş’ten Yemen’e gelmiş olabilir. Ayetin manası ‘facirlerin ameli çamur gibidir’ oluyor” diyor.

“Fil suresi” tefsirinde: “Ebabil kuşları, sivri sinek olabilir. Asker de çiçek veya kızamıktan ölmüş olabilir” diyor.

BU SAYFAYI PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAPABİLİRSİNİZ