Kur’an’ı Beyan etme yetkisi kimin? Beyan çarpıtmasına cevap
Bildiğiniz gibi özellikle mealciler Kur’an’ı istedikleri gibi yorumlamak, bu konuda geniş bir saha bulabilmek için Peygamberimizin Kur’an’ı tefsir etmediği, açıklamadığı, ayeti okuyup görevini bitirdiği gibi bir tavır takınıyor. Böyle iddia ederek tüm tefsir alt yapısını ve sahabelerin beyanları toptan çöpe atmanın, kendi yorumunu Kur’an diye lanse etmenin önü açılmış oluyor.
Şimdi Allahu Teala nahl 44. Ayette bunu teyit ediyor:
وَاَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ اِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
İnsanlara indirdiklerimizi kendilerine açıklaman ve düşünürler diye sana da zikri yani (kitabı Kur’anı) indirdik.
Bu ayette geçen “beyan edesin diye” ifadesi açıklayasın, izah edesin, şerh edesin, mahiyetini ortaya koyasın” gibi anlamlara gelmektedir. Mealciler diyor ki hayır buradaki beyan etmek “gizlemeyip, gizli tutmayıp açıkla yani açığa çıkar” demektir. Bunun da delili şu ayettir diyorlar:
Allah, kendilerine kitap verilenlerden, “Onu insanlara mutlaka açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz” diye sağlam söz almıştı.
Evet buradaki iki kelime aynı ama bu kişilerin atladığı bir durum söz konusu. O da buradaki BEYAN kelimesi gizlemenin karşıtı olarak kullanılmamıştır. Yani BEYYENE KELİMESİ GİZLEMENİN KARŞITI OLAN, ZIT ANLAMLISI OLAN BİR KELİME DEĞİLDİR. Zaten ayette de gizlediğinizi açıklayın demiyor, insanlara beyan edin-açıklayın ve sakın gizlemeyin buyruluyor.
Peki, gizlemenin karşıtı, gizlenen bir şçeyin ortaya çıkması, açıklanması ayetlerde nasıl ifade ediliyor hemen bunları da görürsek konuyu daha iyi anlayacağız: Bakara 72
وَاِذْ قَتَلْتُمْ نَفْساً فَادّٰرَءْتُمْ ف۪يهَاۜ وَاللّٰهُ مُخْرِجٌ مَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَ
Hani, bir kimseyi öldürmüştünüz de birbirinizi sulamıştınız. Allah gizlemekte olduğunuzu ortaya çıkarıcıdır. (Bakara 72)
Bakın burada gizlemekten olunan bir şeyin açığa çıkması HARECE kelimesi ile ifade edilmiştir. Yine Nur 29. ayette
وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا تَكْتُمُونَ
Allah açıkladığınızı da bilir, gizlediğinizi de! (Nur 29)
Gizliyorsunuz aynı şekilde TEKTÜMÜN, açıklıyorsunuz ise TÜBDÜNE siz açıklıyorsunuz kelimesiyle ifade ediliyor. Dolayısıyla gizlemenin karşıtı olan açıklama, ortaya çıkartma farklı yerlerde bu şekilde kullanılıyor. Bunların dışında izhar etme, i’lan etme gibi kelimeler de kullanılır. BEYYENE kelimesi ise Kur’anın farklı yerlerinde izah etmek, detay vermek anlamında kullanılır: Bakın BAKARA 69 da ne buyruluyor:
قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا لَوْنُهَا
“Bizim için rabbine dua et de renginin nasıl olacağını bize açıklasın (beyan etsin)” dediler.
Bakara 70
قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَۙ اِنَّ الْبَقَرَ تَشَابَهَ عَلَيْنَاۜ
Yine, “Bizim için rabbine dua et de onun nasıl bir şey olduğunu bize iyice açıklasın (detaylandırsın)
Dolayısıyla LİTÜBEYYİNE kelimesinin gizleme veya gizlemenin karşıtı açıklamayla alakası yoktur, izah etme, şerh etme gibi açıklama anlamına gelir.
Bu ayeti başka bir ayet daha geniş kapsamla teyit eder:
Bakara 151, Ali İmran 164, Nisa 113 hep benzer ayetlerdir:
Bakara 151. ayette
كَمَٓا اَرْسَلْنَا ف۪يكُمْ رَسُولاً مِنْكُمْ aranızdan size bir peygamber gönderdik
يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِنَا size âyetlerimizi okuyor, daha önce de söyledik, ayetleri getirip işi bitmiş olsaydı sadece buraya kadardı, okur ve kenara çekilirdi.
وَيُزَكّ۪يكُمْ sizi arındırıyor (batıl ve şirk inancından ve manevi olarak sizi arındırıyor)
وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ size kitabı ve hikmeti öğretiyor yine daha önce söyledim: Allahu Teala Peygamberine öğretici vasfı yüklüyor. Öğretmek ne demek? Bir öğretmen in görevi nedir? Ders kitabını hem okur hem de öğrencilerine izah edip, akıllarındaki şüpheleri giderir, sorularına cevap verir, kapalı ibareleri açar, şerh eder. İşte Peygamber de aynı şekilde ashabına bu Kur’anı öğretmiş, nasıl anlaşılacağını hem anlatarak hem yaşayarak göstermiştir. Ayet devam ediyor:
وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَۜ yine size daha önce bilmediklerinizi öğretiyor, bildiriyor.
Bakın kitabı okuması, kitabı öğretmesi bunlar ayrı ve yine hiç bilmediklerini bildiriyor. Kıyamet alametlerinden, cennet cehennemin vasıflarından, mahşer gününden ve nice konuları da bildirmektedir.
Yani bütün bunlardan şu açıkça ortaya çıkıyor:
hz. Peygamber Kur’an’ı okumuş, tefsir etmiş, izah etmiş, şerh etmiştir. Peki nasıl şerh etmiştir? Bunların kısımları vardır. Mesela ayette: “Namazlara, özellikle orta namaza dikkat edin” buyrulur. Ayetteki orta namaz nedir? Bir kapalılık var. Gecenin ortası mı? Gündüzün ortası mı? Peygamberimiz bunun ikindi namazı olduğunu beyan etmiştir.
Dolayısıyla mealcilerin beyan çarpıtması da bu şekilde izhar olmuş, ortaya çıkmış oluyor.
GENÇ HOCA
ehlisunnetmedya.com