Şevval ayında altı gün oruç tutmak
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem’ den kurtuluş olan on bir ayın sultanını uğurluyoruz. Peki, Ramazan-ı şerif ayında tuttuğumuz oruçlar, verdiğimiz zekatlar, kıldığımız teravihler acaba kabul mü? ..
Büyükler bunun ölçüsünü vermiş ve buyurmuşlar ki: “Ramazan-ı şerif ayında tutulan orucun (yapılan ibadetlerin) kabul olup olmadığı bayram dan sonra belli olur. Eğer kul bayramdan sonra ibadet ve taate devam ederse, onun orucu kabul edilmiş, değilse reddedilmiştir.”
Öyleyse Ramazan Ayı’nda olduğu gibi bayram dan sonra da salih ameller işlemeye; nafile namazlar kılmaya, Kur’an okumaya, oruç tutmaya gayret etmelidir.
Nitekim Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Ayı’nın arkasından Şevval Ayı orucunu bize tavsiye etmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Her kim Ramazan orucunu tutar sonra peşinden Şevval Ayı’ndan da altı gün oruç tutarsa, bütün sene oruç tutmuş gibi olur”
“Bu nasıl oluyor?” derseniz, bir ayeti kerimede Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Her kim bir haseneyle gelirse, onun için on misli sevap vardır.” (Enam: 160)
Dolayısıyla bu hesaba göre; Ramazan Ayı orucu on aya karşılıktır. Şevval’ de tutulan altı günün on misli de, altmış gün yani iki ay olur. Neticede bu şekilde oruç tutan kimse on iki ay yani bütün sene oruç tutmuş gibi sevap kazanır, bi-iznillah …
Kabirdeki yardım
Süfyan-ı Sevri (Rahmetullahi aleyh) başından geçen şöyle bir olay anlatmıştır:
“Ben Mekke-i Mükerreme’de üç sene oturdum. Mekkelilerden bir kimse her gün Haremi Şerif’e gelip tavaf eder, namazını kılar ve bana selam verip giderdi. Gel zaman git zaman ben bu kişi ile tanıştım. Dostluğumuz daha da ilerledi ve samimiyetimiz arttı. Bir gün o kimse beni yanına çağırdı ve dedi ki:
Şayet senden evvel ölürsem, o vakit beni kendi ellerinle yıka, namazımı sen kıldır ve beni defnet. İlk gece beni terketmeyip kabrimin başında gecele ve münkereynin sual sorması anında bana devamlı tevhidi telkin et. Eğer sen benden önce ölecek olursan, o zaman aynısını ben senin için yapayım.
Ben onun bu teklifini kabul ettim. Bir zaman sonra o kimse vefat etti. Ben de, bana yaptığı vasiyete uyarak verdiğim sözü yerine getirdim. Defin işi bittikten sonra, kabrinde gecelemeye karar verdim. O gece zikir üzere kabri beklerken bana bir ağırlık çöktü ve hafifçe dalmışım. O sırada uyku ile uyanıklık arasında iken hatiften bir ses kulağıma çalındı: Ya Süfyan! Beni korumana ve senin telkinine ihtiyaç kalmadı. Artık sen gidebilirsin! diye bir ses işittim. Bunun üzerine sordum: Ne sebeple böyle bir lütfa erişip bu fazilete nail oldun? Cevaben dedi ki: Ramazan orucunu tutup, Şevval’den de altı gün daha ekleyip oruç tutmam sebebiyle …
O zaman uyandım. Yanımda kimseyi görmedim. “Gördüğüm bu zuhurata tabi olayım mı, olmayayım mı?” diye tereddüt geçirdim. Abdest alıp iki rekat namaz kıldım, sonra tekrar kabrin başında beklemeye başladım, yine dalıp uyumuşum. Aynı şekilde hatiften gelen bir ses bana evvelce söylediklerini söyledi. Ve bu durum üç defa tekerrür edince, anladım ki bu rüya Rahmanidir. O zaman kabrin yanından ayrıldım. Şevval orucunun faziletini, kabirdeki yardımını böylece iyice kavramış oldum ve şöylece dua ettim: Ya Rabbi! Beni Ramazan Ayı’nın orucuna ve Şevval’ den altı gün oruç tutmaya muvaffak kıl!.. Allah-u Teala beni bu işe muvaffak kıldı ve bunu bana nasip etti.”